İlk blog serimiz olan Ufukta Görünen Oyunlar listesine hoş geldiniz. Yıl boyunca her ay düzenli olarak devam ettireceğimiz bu seride, yeni çıkacak ola...
Devamını okuKes, Biç, Tekrarla - Ghostrunner İnceleme
Kült oyunları bir kenara bırakacak olursak, birinci şahıs parkur oyunları hiçbir zaman ana akıma dahil olamadı. Bence bunun sebebi tamamıyla oyun tarzının zorluğu. Eğer bahsettiğimiz oyunlar bunu düzgün bir şekilde başaramaz ise baş ağrıtıcı ve keyifsiz bir deneyim ortaya çıkıyor. Geliştirici One More Level bahsettiğimizin tam tersi bir deneyim sunuyor. Birinci şahıs parkur platformunun yanı sıra şiddet dozu harika bir şekilde ayarlanmış. Mirror’s Edge’den yola çıkacak olursak, parkur oyunlarında savaş mekanikleri oluşturmak gerçekten sıkıntılı olabiliyor. Oyuna başlamadan önce bu konu hakkında ne kadar endişeli olsam da Ghostrunner bu endişelerimi tamamıyla yok etmeyi başardı. Yönettiğimiz karakter müthiş yetenekler ve mükemmel bir kılıca sahip, düşmanları tek hamlede yok edebilen siber bir ninja. Oyunun merkezinde hayatta kalmak için sürekli hareket yatıyor. Duvarda ve reklam panolarında koşmaktan tutun sarkıtılmış kancalar arasında sallanmaya kadar oyun size Dharma şehrinde sınırsız seçenek sunuyor. Serüven boyunca ilerlemenize yardımcı olacak güçlendirmeler ile karşılaşıyorsunuz. Birisi sizi daha yükseğe sıçratırken diğeri de hem karşınıza çıkan düşmanları alt etmek hem de bazı elektrik anahtarlarını devre dışı bırakmak için bir siber shuriken sağlıyor. Dharma şehrinde karşılaştığınız düşmanları alt edip yola koyulmanız için oyunun size sunduğu hızı mükemmel bir şekilde kullanmanız gerekiyor. Ghostrunner’ın yüksek seviyedeki saldırı gücünü bir kenara bırakacak olursak, havalı ninjamız bir karınca kadar narin. Ölmesi için düşmanların ona zahmet edip bir kere vurması yeterli. Durum böyle olunca bir düşmanı bile alt etmek size zor gelse de genellikle bir grup düşmanı öldürmeniz bekleniyor. Ama korkmayın, çünkü savaştığınız alanlar birden çok hamle ile saldırmanıza olanak tanıyor.
Meslek Sırları – Yetenekler
Sahip olduğunuz bir diğer avantaj ise hikaye sırasında karşınıza çıkan çeşitli yükseltmeler. En sık ve en etkili ilk yükseltme olan Sıçrama ileri atılmanızı sağlarken aynı zamanda zamanı da yavaşlatmanıza olanak tanıyor. Diğer yetenekleriniz ise genel olarak savaş alanındaki yetkinliğinizi arttırıyor. Blink isimli yetenek düşmanları hızlıca biçmenizi sağlarken Tempest isimli yetenek mermileri ve düşmanları geriye doğru iten bir güç dalgası oluşturmanıza olanak tanıyor. Üçüncü ve dördüncü yetenekleriniz ise Surge ve Overlord. Surge belirli bir mesafeye Kılıç dalgaları yollarken Overlord ise düşmanın zihnini kontrol altına alarak kendi ekibine saldırmasını sağlıyor. Saydığımız yeteneklerin hepsi bekleme süresine sahip, bu onları art arda kullanmanızı engelleyerek zorluğu bir tık arttırıyor. Bölümler arasında ilerledikçe açacağınız yetenek geliştirmeleri bekleme süresinde azalma, menzil artışı ve etki alanı artışı sağlıyor.
Ufkunuzu Açan Bir Deneyim
Anlattığım üzere Ghostrunner bir aksiyon oyunu olsa da aklınızı sık sık kullanmanız gerekecek. Karşılaştığınız düşmanlara saldırabileceğiniz genelde birden fazla yol bulunuyor. Bunların arasındaki seçimi oyun içerisindeki ana karakterlerden birisi olan Architect’in de söylediği gibi akıllıca yapmanız gerek. Bir yol sizi direkt düşmanların üzerine salarken diğer bir yol sizi daha az kalabalık bir mekana ulaştırabilir. Bazı yerlerde düşmanlara hiç bulaşmadan ilerleyebilmek de tabii ki mümkün. Bu mekanların her birini mümkün olduğunca analiz etmeniz ve ona göre oynamanız gerekiyor, çünkü yapmazsanız içinden çıkamayacağınız bir ölüm döngüsüne sıkışabilirsiniz.
Yapacağınız hiçbir plan sizi birkaç defa ölmekten emin olun kurtaramayacak. Bu konuda hiç meraklanmayın çünkü öldüğünüzde tekrardan aksiyonun başladığı yerde canlanacaksınız. Kim bilir belki de benim gibi, koşmaya çalışırken sürekli aşağı düşerek can vereceksiniz. Oyunda ne kadar ilerlerseniz düşman zorluğu o kadar artmakta. Bu sadece düşman sayısının artması demek değil, aynı zamanda ortaya çıkan yeni düşman türleri de demek. Üzerine bağlanmış bir bomba ile size doğru koşmaya başlayan yaratıklardan tutun da ön taraflarında bulundurdukları kalkan yüzünden arkadan dolanıp öldürmeniz gereken askerlere kadar.
Herkesin Bir Hikayesi Vardır
Hayatta kalan son Ghostrunner olarak türünüzün geri kalanını yok eden Dharma Şehri hükümdarı Mara’dan intikam almakla görevlendiriliyorsunuz. Mara tarafından hain bir saldırı ile görevden alınan eski hükümdar Architect tarafından neler yapmanız gerektiği konusunda talimatlar alıyorsunuz. Serüven esnasında sizi yeniden harekete geçirecek olan asi Zoe ile tanışacaksınız. Aslına bakarsanız hikaye derinliğinin daha fazla olmasını isterdim çünkü oyunun başından sonuna hikayenin nereye gideceği oldukça tahmin edilebilir şekilde. Hikaye derinliğini bir kenara bırakacak olursak, oyunun görsel sunumu sizleri kesinlikle tatmin edecektir. Neonla bezenmiş reklam panolarından tutun da eski binalara kadar her şey muazzam. Düşman tasarımlarında daha fazla çeşitlilik bekliyordum lakin onlarla yüz yüze pek vakit geçiremediğim için çok fazla önemsediğim bir konu değil.
Son Sözler
Ghostrunner gerçekten türünün en iyi örneklerinden bir tanesi, aksiyon hızlı, yoğun ve acımasız. İster platform ister aksiyon bölümleri olsun, bir alanı başarıyla tamamladığınızda kendinizi gerçek bir ninja gibi hissediyorsunuz. Oyunun sinirinizi bozduğu zamanlar genellikle sürekli ölüp yeniden dirildiğiniz anlar oluyor, şahsi anlamda beni fazlasıyla yoran bir deneyimdi. Bölümü hızlıca yeniden başlatsanız bile, onlarca kez tekrarlamak sizi yıpratabilir. Baştan sona etkileyici bir deneyim, lakin alışılagelmedik zorluğun potansiyel oyuncuyu sınırlayıp sınırlamayacağı merak konusu.
Prev Post
Next Post
Haziran 2019 yılında, çok beklenen bir oyun olan ve “Frogwares” tarafından geliştirilen H.P Lovecraft türünde The Sinking City isimli macera, soruştur...
Devamını oku