21. yüzyılın yeni bir çağın şafağını müjdelemesi gerekiyordu. Son 20 bin yılın savaşları, kıtlıkları ve acısı, bilimsel ilerlemelerin küresel barış ve refahı getirdiği için uzak, solmakta olan bir hatıra haline gelecekti. 20. yüzyılın sonlarına doğru, artık unutulmuş bir ABD başkanı, uluslararası ilişkileri gücün değil hakkın yöneteceği bir Yeni Dünya Düzeni'nin gelişini resmen ilan edecek kadar ileri gitti. Bu parlak gelecek olmayacaktı. Önce uluslararası hisse senedi ve döviz borsalarında bir erime yaşandı. Ardından, büyük uluslararası holdingler, mali kanamayı durdurmak için boşuna bir girişimle feshedildi. 2012 yılına gelindiğinde dünya ekonomisi çökmüştü. Yoksulluk ve açlık, toplumsal ve siyasi gerilimlerin alevlenmesine neden oldu. Kriz ilerledikçe, çok azı gelecek için olumlu bir şey tahmin edecek kadar cesur veya saftı. Çoğu, gezegenin küresel bir çatışmanın eşiğinde olduğunu fark etti.

2048'de, beklenen küresel çatışma, gezegeni kökünden sarsan bir şiddetle patlak verdi. Tüm büyük merkezi hükümetler girdapta yok edildi. Avrupa ve Doğu Asya, Madrid'den Moskova'ya ve Seul'den Singapur'a kadar tüm şehir merkezleri kelimenin tam anlamıyla haritadan silindiği için yıkımın yükünü çekti.